Tasarruflarımı nasıl değerlendirebilirim?

Bireyler genellikle tasarruflarını en iyi şekilde değerlendirmek ister. Geçmiş dönemlerden bu yana yatırım alışkanlıklarına baktığımızda genelde rant sağlayan arsa, ev, dükkan gibi yatırımların dışında finansal yatırımların da ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Son dönemlerde  tasarruf sahipleri mevduat ya da katılım hesapları dışında farklı finansal varlıklara yönelim eğiliminde. Bu çeşitlilik arayışı bir yandan sermaye ve para piyasalarının gelişimini desteklerken bir yandan da finansal okuryazarlığın artmasına katkı sağlıyor. Fakat para ve sermaye piyasası enstrümanlarına bilinçsiz bir şekilde, kulaktan dolma bilgiler ışığında  yatırım yapan bir çok kişinin de mağduriyet yaşaması söz konusu. İşte bu yüzden  son dönemlerde en çok merak edilen konulardan bir tanesi hangi finansal enstrümana yatırım yapılacağıdır.

Hangi finansal enstrümanlar benim için en uygun?

Bu soruya cevap vermeden önce bazı unsurlara değinmekte fayda var.  Yatırımcıların riske karşı genelde üç değişik davranış kalıbı sergilediği kabul edilir. Birinci grup riskten kaçan gruptur. İkinci grup riske duyarsız, üçüncü grup ise riski seven grup olarak tanımlanır.

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki her bir finansal yatırım bir risk faktörüne sahiptir. Belirsizliğin olmadığı bir ortamda bir finansal enstrümanın getirisi ile riski arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu kabul edilir.  Burada anlatmaya çalıştığımız siz riskli varlıklara yöneldikçe getiriniz artar. Ama riskin yüksek olduğu bir yerde kayıp da yüksek olabilir. Bu yüzden finansal yatırımlarda öncelikle risk algımızın ne olduğuna karar vermemiz gerekiyor. Bazen risk algısı tasarruf miktarıyla da alakalı olabilir. Bazı insanlar kaybettiğinde canının yanmayacağı miktarda paraları umursamayabilir. Bu da risk algısını artırabilir. Ama miktar yükseldikçe genelde risk algısı düşmeye başlar. Örneğin; On TL parayı riske atmak ile Bin TL ya da Bir milyon TL parayı riske atmak farklı davranış şekillerini ortaya koyabilir. Bazı kişiler için durum daha da farklı olabilir. Küçük bir miktar para kaybını tolere edebilecek bir durumu olmayan kişiler için risk daha hassas olabilir. Risk algısı bu yüzden çok önemlidir. Riskten kaçınan bir kişiyseniz riski düşük ya da risksiz olarak adlandırdığımız finansal yatırımlara yönelmeniz en doğru karar olur. 

Yukarıda bahsettiğimiz gibi risk algısı doğru finansal yatırımı yapmak için çok önemli. İkinci önemli bir konu da yatırımların vadesi. Yapacağınız finansal yatırım kısa, orta ya da uzun vadeli mi olacak? Mesela herhangi bir bilgi sahibi olmadan ya da araştırma yapmadan sadece kulaktan duyma bilgiler ile şirket hisselerine yatırım yapanları sıklıkla duyuyoruz. Bu kişiler beklediği getiriyi elde edemeyince çok kısa vadelerde al sat yapmaları nedeniyle zarara uğrayabilir. Hisse senedi piyasaları kısa vadeden ziyade orta ve uzun vadelerde getirilerinin daha yüksek olacağı birer finansal enstrümandır. Tabii burada hisse senedi seçimi de çok önemli.

Bir diğer unsur ise bir finansal varlığa yapacağınız yatırım sizin tasarrufunuz mu yoksa ödeme yapacağınız bir para mı? Mesela; bir borcunuz var ve bunun ödemesini ertelediniz ya da vadesi daha gelmedi. Bu meblağı mı finansal bir varlıkla değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? Eğer size ait olmayan ya da herhangi bir ihtiyacı karşılamak üzere tuttuğunuz bir para ise risk almadan direkt getiri garantili finansal yatırımlara odaklanmak en doğru seçenek olacaktır. 

Bu sorular daha da genişletilebilir. Ama temel olarak bir finansal varlığa yatırım yaparken dikkat edilmesi gereken unsurları özetlemek gerekirse; öncelikle,  finansal enstrümanların risklerinin ne olduğunu iyi bilmek gerekiyor. Örneğin paranızı vadeli mevduat ile nemalandırdığınızda vadeniz geldiğinde alacağınız kazanç bellidir. Anapara kaybetme riski almazsınız (Ekstrem durumlar hariç).  Ama bir hisse senedine yatırım yaparsanız aslında o şirkete bir nevi ortak olmuş oluyorsunuz. Bu durumda şirket kar da edebilir zarar da edebilir.  Bu mantıkla ana paranız riske girmiş oluyor. Bir başka yazımızda finansal enstrümanlar ve risklerin nasıl hesaplandığından daha uzun bahsederiz ama burada vurgulamak istediğimiz ana konu sizin anapara kaybı riskini alıp alamayacağınız. Bir diğer konu da vade. Kısa vadeli yatırımlara odaklanmak bazen kazandırsa da genelde kayıplarla sonuçlanabilir. Sabırlı olmak, yatırımın vadesini mümkün olduğunda mantıklı bir düzleme yaymak getiri açısından önemli bir unsur.

Son olarak bir diğer önemli konu da çeşitlilik. Burada devreye portföy yönetimi giriyor. Her zaman duyduğunuz klasik bir cümle “yumurtaları aynı sepete koymamak”. Portföy yönetirken ise dikkat edilmesi gereken en önemli nokta aynı yönde hareket eden finansal enstrümanlarla sepetinizi doldurmamak. Bu söylemimizle ne kastediyoruz? Biraz açacak olursak; birbiriyle pozitif korelasyonu olan finansal ürünleri aynı sepette tutarsanız birinin fiyatı düşerken diğerinin de düşer. Ama birbirleriyle ters korelasyonu olan ürünlerden bir portföy oluşturursanız, en azından bir enstrümanın fiyatı düşerken diğeri artar ve sizin de portföyde yaşayacağınız kayıp minimize olmuş olur. Portföy oluşturmak bilgi, piyasa takibi ve aslında uzmanlık gerektiren bir konu. Bu yüzden tüm tasarruf sahiplerine önerimiz;  bu işi uzmanlarına bırakmak. Risk algınıza göre seçebileceğiniz yatırım ve emeklilik fonları, işlerinde uzman, bu konularda eğitim almış, tüm finansal enstrümanlara hakim, sürekli piyasaların nabzını tutan insanlar tarafından yönetiliyor. Bu uzmanların yönettiği fonlar ise sizin en iyi şekilde tasarruflarınızı değerlendirmeniz için iyi bir seçenek olabilir. 

Fonlar hakkında detaylı bilgi almak için https://www.kap.org.tr/  internet  adresinde fonlar bölümünden bulabilirsiniz. Ayrıca fon getirilerini karşılaştırmak için www.tefas.gov.tr  internet adresini inceleyebilirsiniz. 

Finansal enstrümanlar ile ilgili detaylı bilgilendirme almak için yatırım şirketlerine ulaşabilirsiniz. Yatırım şirketlerinin araştırma birimleri tarafından oluşturulan raporlar da finansal okur yazarlığınızın artmasına önemli katkı sağlayacaktır. 

Yoruma Kapalı

tr_TRTurkish